Toplam Kalite Yönetiminin Ortaya Çıkışı

1970’lerde teknolojinin yaygınlaşması ve Uzakdoğulu Üçüncü Dünya Ülkeleri’nin bu teknolojileri kullanarak daha ucuz üretim faktörleriyle uluslararası pazara girmesi, rekabetin yönünü maliyetler üzerine yoğunlaştırmaya başlamıştır.

04.12.2015 23:42:38
1600
OKUNMA
Şükrü Turan Ergün
Aydın / Aydın
Dumlupınar Üniversitesi

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından hızlı bir ekonomik yapılanmaya giren sanayileşmiş ülkeler, giderek yoğunlaşan bir rekabet ortamı yaratmışlardır. Tüketicilerin istek ve ihtiyaçları doğrultusunda değişen anlayışları, gelişen teknolojiler ve uluslararası ortak pazarların kurulması ve gümrük duvarlarının kalkması, iç ve dış rekabet şartlarını ağırlaştırmış ve bu şartlar içinde varlığını sürdürmek isteyen işletmeleri, hem insan kaynaklarına hem de teknolojiye yatırım yapmaya zorlamıştır. Global pazarlardaki rekabet şartlarında, artık işletmeler için iç pazarlarında bir güç olmaları önem taşımamaktadır. Önemli olan, işletmelerin bu gücü sürdürebilecekleri stratejiler geliştirerek pazarda kalabilmeyi sağlamalarıdır. Japonların, Amerikalı otomobil üreticilerinin ABD’deki pazarlarını ellerinden alması bunun en açık ifadesidir.

 

Teknolojik gelişmelerin yavaş ilerleme gösterdiği 1950 ve 60’lı yıllarda, rekabetçi gücün temeli üretim üstünlüğüne dayanmaktaydı. Büyük üretim hacimleriyle geniş pazarlara giren dev şirketler rakiplerini geride bırakabiliyorlardı. 1970’lerde teknolojinin yaygınlaşması ve Uzakdoğulu Üçüncü Dünya Ülkeleri’nin bu teknolojileri kullanarak daha ucuz üretim faktörleriyle uluslararası pazara girmesi, rekabetin yönünü maliyetler üzerine yoğunlaştırmaya başlamıştır. 1980’lerde ise ucuz ve bol ürünlere doyan insanları, artık kaliteli ürünler çekmeye başlamıştır. Kaliteli ürünlere olan talep Batı’da oluşmuş, bunu karşılayacak arz ise Doğu’dan, özellikle Japonya’dan gelmiştir. Günümüzde rekabet unsurlarına kalitenin yanında hız üstünlüğü ve esneklik de eklenmekte ve piyasaya kısa sürede, müşteri ihtiyaçlarının doğrultusunda ürün ve hizmet süren işletmeler, rekabetçi avantajı yakalamaktadır.

 

Günümüzde işletmeler, mevcut müşterilerinin istek ve ihtiyaçlarını karşılamak ayrıca sürekli değişen pazar şartlarıan uyum sağlayabilmek için atılımlar yapmaya başlamıştır. İşletmeler, bu atılımların sonucunda kaliteyi iyileştirmek, müşteri tatminini sağlamak ve dolayısıyla rekabet gücünü artırmak için toplam kalite yönetimi anlayışını benimsemektedir. Toplam kalite anlayışına göre, kalite kontrol süreci, müşterilerin kalite ihtiyaçlarının tanımlanmasıyla başlayıp, hatasız ürünün tüketicilere ulaştırılmasıyla devam eder ve müşterinin memnuniyetiyle son bulur. Toplam kalite felsefesinde, ilk seferinde doğru işlerin yapılması ve uzun dönemli kontrollere gerek duyulmaması hedeflenmiştir. Toplam kalite anlayışının tüm örgüt içinde yaygın olarak kullanılması ve yönetim felsefesini de etkilemesi sonucu, Toplam kalite yönetimi ortaya çıkmıştır.

 

 

Kaynakça: Yönetimde Güncel Yaklaşımlar, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Anadolü Üniversitesi Yayını No: 2663, Açıköğretim Fakültesi Yayını No: 1629, Eskişehir, 2013, ss.167

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER İÇERİKLER


YORUMLAR