Okullar Açılıyor: Kız-Erkek Öğrenci Farkı. Dikkat!

14.09.2016 14:41:09
255
OKUNMA
İbrahim Ateş
Antalya / Muratpaşa
Akdeniz Üniversitesi

Yeni bir Eğitim-Öğretim Dönemi başlıyor. Ancak, tüm dünyadaki eğitim sistemlerinin -istisnalar bir yana- gözden kaçırdığı hatırı sayılır bir nokta var: Cinsiyet Farklılığı. Özellikle ilkokul yıllarında erkek öğretmen-kadın öğretmen ile kız öğrenci-erkek öğrenci eşleşmesi önemli ve uzun vadede çocuklarımızın hem  kişilik gelişimi hem de akademik-sosyal başarısı yönünden belirleyici ama görünmez bir faktör.  

Cinsiyet farklılığı konusu, ilkokulda özellikle erkek öğrenci-kadın öğretmen eşleşmesinde ciddi önem kazanıyor. Sadece ülkemizde değil, oranlar farklı olsa da neredeyse tüm dünyada, son yıllarda sınıf öğretmenliği kadınların ezici çoğunlukta tercih ettiği bir meslek haline geldi. Bu tercihin çok haklı sayısız nedenlerine girmem  bu yazıyı detaylarla boğuşmak zorunda bırakmam anlamına gelir ki, buna hakkım yok.

Konunun özü şudur: Erkek öğrenci, çağımız koşulları nedeniyle, erkek rol model konusunda çok fazla sorunlar yaşıyor. Olumlu özellikleri barındıran bir erkek figürü (elbette Baba başta olmak üzere) ile özdeşim yapma şansı geçmiş yıllara göre azalmış durumda. Baba’nın çalışma saatlerinin artması, iş yaşamındaki ağır rekabet koşulları ve benzer birçok neden var. (Bu arada, Anneler’in emeğinin değerini görmezden gelmek çok büyük adaletsizlik olur. Ama konunun özü ve doğası farklı)  Kız öğrenci-erkek öğretmen konusunda –çelişki var gibi görünse de- sorun olan bir durum yok.  İdeal olan; erkek öğrenci-erkek öğretmen ve kız öğrenci-kadın öğretmen eşleşmesidir. Bu tespiti yaparken, öğretmenlerin niteliklerinin, donanımlarının ve benzer etkenlerin teorik olarak eşit olduğunu varsayıyorum. Sorunu en azından kısa vadede çözümsüz kılan şaşırtıcı bir gerçek var: Mart 2014 verilerine baktığımda,  ülkemizdeki 63000 sınıf öğretmeninin 59000’inin kadın öğretmen olduğunu gördüm. Durum Avrupa Ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde de aynı.

İlkokul eğitiminde bu durum, erkek öğrenciler açısından örtük, fark edilmeyen net bir dezavantaj. “İyi, tamam da, oğlumuz için uygun bir erkek öğretmen bulamıyoruz?” sorusu akla gelecektir. Gerçekten de, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından teşvik edici yöntemler kullanılarak erkek sınıf öğretmeni sayısı artırılmaya çalışılsa da, ancak uzun yıllar sonra bu sorun giderilebilir. Kısa vadede, sadece anne-baba olarak bu konunun gerçekten önemli olduğunu fark etmek, özellikle sosyal gelişim (özgüven, girişkenlik, hakkını savunma, gerçek yaşama hazırlanma, kendini ifade etme, akılcı risk alma, yaratıcılık vb kavramlar) konusunda oğlunuzun dezavantajlı konumda olduğunu dikkate almanız ilk ve en önemli adım olacaktır. Ki sonrasında, her aile, her anne-baba kendi çözümlerini üretecektir. Buna inanıyorum.

Dr İbrahim Ateş /Psikiyatri Uzmanı

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER İÇERİKLER


YORUMLAR