Yeni bir Eğitim-Öğretim Dönemi başlıyor. Ancak, tüm dünyadaki eğitim
sistemlerinin -istisnalar bir yana- gözden kaçırdığı hatırı sayılır bir nokta
var: Cinsiyet Farklılığı. Özellikle ilkokul yıllarında erkek öğretmen-kadın
öğretmen ile kız öğrenci-erkek öğrenci eşleşmesi önemli ve uzun vadede
çocuklarımızın hem kişilik gelişimi hem
de akademik-sosyal başarısı yönünden belirleyici ama görünmez bir faktör.
Cinsiyet farklılığı konusu, ilkokulda özellikle erkek öğrenci-kadın
öğretmen eşleşmesinde ciddi önem kazanıyor. Sadece ülkemizde değil, oranlar
farklı olsa da neredeyse tüm dünyada, son yıllarda sınıf öğretmenliği
kadınların ezici çoğunlukta tercih ettiği bir meslek haline geldi. Bu tercihin
çok haklı sayısız nedenlerine girmem bu
yazıyı detaylarla boğuşmak zorunda bırakmam anlamına gelir ki, buna hakkım yok.
Konunun özü şudur: Erkek öğrenci, çağımız koşulları nedeniyle, erkek rol
model konusunda çok fazla sorunlar yaşıyor. Olumlu özellikleri barındıran bir
erkek figürü (elbette Baba başta olmak üzere) ile özdeşim yapma şansı geçmiş
yıllara göre azalmış durumda. Baba’nın çalışma saatlerinin artması, iş
yaşamındaki ağır rekabet koşulları ve benzer birçok neden var. (Bu arada,
Anneler’in emeğinin değerini görmezden gelmek çok büyük adaletsizlik olur. Ama
konunun özü ve doğası farklı) Kız
öğrenci-erkek öğretmen konusunda –çelişki var gibi görünse de- sorun olan bir
durum yok. İdeal olan; erkek
öğrenci-erkek öğretmen ve kız öğrenci-kadın öğretmen eşleşmesidir. Bu tespiti
yaparken, öğretmenlerin niteliklerinin, donanımlarının ve benzer etkenlerin
teorik olarak eşit olduğunu varsayıyorum. Sorunu en azından kısa vadede
çözümsüz kılan şaşırtıcı bir gerçek var: Mart 2014 verilerine baktığımda, ülkemizdeki 63000 sınıf öğretmeninin
59000’inin kadın öğretmen olduğunu gördüm. Durum Avrupa Ülkeleri, Amerika
Birleşik Devletleri gibi ülkelerde de aynı.
İlkokul eğitiminde bu durum, erkek öğrenciler açısından örtük, fark
edilmeyen net bir dezavantaj. “İyi, tamam da, oğlumuz için uygun bir erkek
öğretmen bulamıyoruz?” sorusu akla gelecektir. Gerçekten de, Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından teşvik edici yöntemler kullanılarak erkek sınıf öğretmeni sayısı
artırılmaya çalışılsa da, ancak uzun yıllar sonra bu sorun giderilebilir. Kısa
vadede, sadece anne-baba olarak bu konunun gerçekten önemli olduğunu fark etmek,
özellikle sosyal gelişim (özgüven, girişkenlik, hakkını savunma, gerçek yaşama
hazırlanma, kendini ifade etme, akılcı risk alma, yaratıcılık vb kavramlar)
konusunda oğlunuzun dezavantajlı konumda olduğunu dikkate almanız ilk ve en
önemli adım olacaktır. Ki sonrasında, her aile, her anne-baba kendi çözümlerini
üretecektir. Buna inanıyorum.
Dr
İbrahim Ateş /Psikiyatri Uzmanı