Shakespeare'in Başyapıtı: ''Hamlet'' Kitap Yorumu

07.04.2016 00:08:44
586
OKUNMA
İbrahim Ateş
Antalya / Muratpaşa
Akdeniz Üniversitesi

 "Talihe katlanıp yaşamak mı, yoksa bir hançer darbesiyle hesabı kesmek mi?"

 

Yukarıdaki sözler babası Danimarka kralı Hamlet'in ölümü, bu olayı izleyen 2 ay içinde amcası Claudius'un annesi Kraliçe ile evlenmesi ve babasının Hayalet'inden babasının amcası tarafından öldürüldüğünü öğrenen Hamlet'e ait. "Kötü talih asla tek gelmez" (misfortune never comes single) sözünü doğrulamaya yemin etmiş izlenimi veren olaylar zinciri Hamlet'in bir türlü babasının intikamını alamayışı ile devam eder gider. Oysa, Hamlet babasının ölümünden kısa süre sonra annesiyle amcasının evlenmesini "Cenaze için pişen etler, biraz soğukça da olsa, düğün sofrasını donattı" diyerek ruhundaki acıyı dillendirmiş, Hayalet'in verdiği bilgi ve içindeki intikam isteğiyle de okurda etkili bir şekilde harekete geçeceği beklentisi yaratmıştır.

 

Hamlet'in elini kolunu bağlayan görünmez güç ya da güçler nedir ya da nelerdir?

 

Hamlet'in çok uzun yıllar önce düşlediği ancak asla -doğal olarak- gerçekleştirme olanağı bulamadığı eylemi amcası (Kral) gerçekleştirmiştir: Babasını öldürüp, annesiyle evlenmek. Bir başka deyişle, babasının yerine geçmek.  Krallığın yeni kralı olmak. En güçlü, en yoğun suçluluk duyguları uyandıran ve en çok unutulmak istenen erken çocukluk düşü. Tam bir hançer darbesiyle hesabı kesecekken, küçük, güçsüz bir çocuğa mı dönüşüvermektedir Hamlet? Bu soruyu "evet" olarak yanıtlarsak "bir hançer darbesiyle hesabı kesmek" söylemi hadım etmek ya da hadım edilmeye gönderme olarak kabul edilebilir.

 

Shakespeare'in yaşamına ilişkin günümüze ulaşabilen sınırlı bilgilerden ikisi dikkat çekici: Henüz 18-19 yaşlarındayken kendisinden 8 yaş büyük bir kadınla evlenmesi (ki bu olay anne ile evlenmeyi çağrıştırır) ve oğlu Hamnet'in henüz 11 yaşındayken ölmesi (bu olay da baba-oğul rekabetini ve baba katlini çağrıştırır). Bu iki önemli yaşam olayından ilki Shakespeare'in ruhuna çözümlenmemiş ödipal çatışmanın fazlasıyla hakim olduğunun delili olabilir. İkinci olay ise Shakespeare'in ruhundaki bu çatışmayı yaşamı boyunca alevlendirmeye adaydır.

 

Yazarın eserini yaratırken hangi düşüncelerle hareket ettiğini, eserdeki belirsizliği, gizemi yalnızca eserin gücünü artırmak için ya da okurun yaşadığı gerilimi tırmandırmak için tasarlayıp tasarlamadığını bilme olanağımız artık yok. Diğer yandan, yaratıcılığın tohumlarının çocukluk yıllarındaki normal dışı ruhsal yaşantılar tarafından atıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu bağlamda, Shakespeare'in ruhsal yaşamına hakim olan yeterince çözümlenmemiş ödipal çatışmanın duygusal gücü ile önemli ölçüde bilinçdışı ve kendiliğinden (içinden geldiği gibi) eseri kaleme aldığını ve karakterleri anlaşılmazlık, esrar ve belirsizlikle donattığı tahmininde bulunabiliriz. Örneğin, özkardeşini planlayarak öldüren ve çok kısa zamanda onun eşiyle evlenen acımasız ve soğukkanlı Kral'ın vicdan azabı çekmesi beklendik bir durum değildir. Hamlet'in Kral'ı yalnız ve savunmasız yakaladığında, o anda dua ediyor diye öldürmemesi (Hamlet bu davranışını Kral'ın canını günahları ile birlikte alma isteğine bağlar) şaşırtıcıdır. Shakespeare'in ruhundan karakterlere bulaşan yoğun çatışmalar karakterlerin fazlaca duyguları ile hareket etmelerini açıklayabilir.

 

Bir varsayımdan yola çıkarak (bu varsayımı destekleyen bazı ipuçlarına sahibiz) yorumlama girişiminde bulunalım. Shakespeare'in eserlerinde farklı bir teknik kullandığı yolunda iddialar bulunmaktadır. Bu iddialara göre, yazar bir karakteri iki kişi arasında bölüştürmektedir. Bu varsayımı doğru kabul edersek, Hamlet ile Hayalet'in aynı karakter ve Kral ile Kraliçe'nin aynı karakter olduğunu düşünürüz. Sözkonusu ipuçları Hamlet'in Hayalet'e (ölmüş babası) "Öyle mi diyorsun evlat?" diye seslenmesi (sayfa 75), "O zaman yer değiştiririz" sözleri (sayfa 76) sayılabilir.  Acımasız Kral'ın beklenmedik vicdan azabı duyguları, eş kaybının üzerinden 2 ay bile geçmeden evlenen Kraliçe'nin beklenen vicdan azabı duygularının yerine geçiyor. Hamlet Kral'ın danışmanı Polonius'u öldürdüğünde "Canavarca bir şey bu" diyen Kraliçe'ye "Nerdeyse bir kralı öldürüp kardeşiyle evlenmek kadar kötü bir şey" yanıtını verir (sayfa 144). Eski kralın ölümünden sonra kardeşiyle evlenen kişi Kraliçe olduğuna göre, Hamlet babasını Kraliçe'nin öldürdüğünü söylemektedir.  Kral ile Kraliçe'nin aynı karakteri bölüştükleri varsayımını doğru kabul edersek Hamlet'in sözleri son derece anlamlı hale gelir. Hamlet'in sözleri deliliğine bağlanarak okurun konu üzerine kafa yormasının önüne geçilmeye çalışılıyor.  Benzer şekilde, Hamlet tarafından öldürülen Polonius'un intikamını almak için harekete geçen oğlu Laertes, zehirli kılıçla Hamlet'i yaraladıktan sonra "Hainliğimin cezasını çekiyorum. Ölümü hak ettim" (sayfa 216) diyerek beklenenden çok daha yoğun suçluluk duyguları yaşadığını açığa vuruyor. Polonius'un Kral için Hamlet aleyhine çalıştığı gerçeğini dikkate aldığımızda, Polonius ve Laertes'in aynı karakter olduğunu kabul edersek, ancak Laertes'in yoğun suçluluk duygularını anlamlı bulabiliriz. 

 

Eserin adı ile Shakespeare'in henüz 11 yaşında yaşama veda eden oğlu Hamnet arasında ilişki olup olmadığı yönünde tartışmalara biz de katılalım. Çocuk yaşta kaybedilen tek erkek evlat bir babanın ruhunda oldukça derin izler bırakacak ve bu izler sanatçının eserine ister istemez sıçrayacaktır. Hele, bu baba çocuğunu doğduğu kasabada dedesi ve annesi ile bırakarak, Londra'ya yerleşmişse. Günümüze ulaşan bu bilgi doğruysa, şu şekilde yorumlama cesaretini gösterelim: Baba Shakespeare oğlu Hamnet'in  ölümünden dolaylı ya da dolaysız olarak kendini sorumlu tutmuş, yoğun suçluluk duyguları yaşamış ve eserinde oğlu Hamlet'i kendisini öldürmesi için kışkırtarak suçluluk duygularından kurtulmaya çabalamıştır. Shakespeare'in Kral olduğunu kabul edelim. Eserde Kral kardeşi Hamlet'i veba zehiri ile öldürmüştür. Bu öldürme eylemi, gerçek yaşamda Shakespeare'in oğlu Hamnet'i öldürmesi ya da ölümüne engel olamaması ile örtüşüyor (Hamnet'in öldüğü yıllarda İngiltere'nin veba salgını ile kıvrandığını biliyoruz. Hamnet'in de veba nedeniyle ölmüş olma olasılığı yüksektir). Oğul Hamnet'in ölümü gelecekteki erişkin Hamnet'in ölümü demektir. Gerçek yaşamdaki erişkin Hamnet eserdeki ölmüş baba Hamlet'e eşdeğerdir. Shakespeare oğlunun kendisinden intikam alması için tüm koşulları oluşturmuştur. Ne var ki, Hamlet (gerçek yaşamdaki ölmüş oğul Hamnet) bir türlü Kral'ı (gerçek yaşamdaki Shakespeare'i) öldürememektedir. Çünkü, "bir hançer darbesiyle hesabı kesmek" yani "hadım etmek" oğulun babaya değil, ancak babanın oğula uygulayabileceği bir infaz yöntemidir.  Bu açıdan yorumlandığında Hamlet'in bir türlü kendisinden bekleneni gerçekleştiremeyişi kolay anlaşılabilir bir tutumdur.

 

Hamlet'e kulak vererek bitirelim:

"Var olmak ya da olmamak, mesele bu.
Gözü dönmüş talihin sapına, oklarına,
İçin için katlanmak mı daha soylu,
Yoksa, bir dertler denizine karşı silaha sarılıp
Son vermek mi onlara? ölmek,uyumak...
Hepsi bu...ve bir uykuyla
Yürek sızısına ve bedeni bekleyen
Binlerce darbeye son verdik diyebilmek.
Hangi insan gönülden istemezdi bu bitişi?
Ölmek, uyumak... uyumak, belki rüya görmek.
Ha! iş burda. Çünkü o ölüm uykusunda, 
Şu fani bedenden sıyrılıp çıktığımızda,
Göreceğimiz rüyalar bizi duraksatır ister istemez.
İşte felaketi onca uzun ömürlü kılan da bu
Kim katlanırdı yoksa zamanın kırbaçlarına, küfürlerine,
Zorbanın haksızlığına, kibirli adamın hakaretine?
Hor görülen aşkın acılarına, adaletin gecikmesine,
Devlet görevlisinin kendini bilmezliğine;
Sabırla bekleyen erdemli kişinin,
Değersiz insanlardan gördüğü muameleye,
İnsan yalın bir hançer darbesiyle hesabı kesebilecekken?
Kim katlanırdı, bu yorgun yaşamın yükü altında
Homurdanıp terlemeye,
Ölümden sonraki bir şeyin korkusu olmasaydı?
Sınırlarını bir geçenin bir daha dönmediği 
O bilinmeyen ülkenin korkusu kafamızı karıştırıp
Bizleri, tanımadığımız dertlere koşup gitmektense
Başımızdakilere katlanmak zorunda bırakmasaydı?
İşte bunları düşündükçe
Ödlek olup çıkıyoruz hepimiz,
Ve işte böyle kararlılığın doğal rengi,
Endişenin soluk gölgesiyle bozuluyor;
Bulutları hedef alan büyük ve iddialı atılımlar
Bu yüzden yörüngesinden sapıyor 
Ve bir girişim olmaktan çıkıyor adları. 
Hey, o da kim? Güzel Ophelia!...
Peri kızı, dualarında benim günahlarımı da unutma."

 

Dr. İbrahim Ateş

Psikiyatri Uzmanı

 

(Yorumda "Hamlet-William Shakespeare Türkçesi: Bülent Bozkurt 11.Basım Remzi Kitabevi" adlı kitap esas alınmıştır.)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER İÇERİKLER


YORUMLAR