Asker Ressamlar Kuşağı

Türkiye’de Batılı anlamdaki resim sanatının başlatıcılarının büyük bir bölümü askerî okul çıkışlı ressamlardır. Bu okullardan mezun sanatçılar öğrenim için Avrupa’ya gönderilmiştir. Bunlardan Ferik İbrahim Paşa Batı etkisindeki Türk resminin öncülerindendir.

11.12.2015 18:24:28
2615
OKUNMA
Şükrü Turan Ergün
Aydın / Aydın
Dumlupınar Üniversitesi

Türkiye’de Batılı anlamdaki resim sanatının başlatıcılarının büyük bir bölümü askerî okul çıkışlı ressamlardır. Bu okullardan mezun sanatçılar öğrenim için Avrupa’ya gönderilmiştir. Bunlardan Ferik İbrahim Paşa Batı etkisindeki Türk resminin öncülerindendir. Buna karşılık askerî okul çıkışlı oldukları halde, yurt dışına gitmeden sanatçı kişiliklerini yurt içindeki öğretmenlikleri sırasında geliştirmiş Fahri Kaptan, Ahmet Bedri, Hüseyin Giritli, Ahmet Münip, Salih Molla Aşki, Ahmet Ziya ve bugün isimleri tam olarak bilinmeyen bir grup ressam, resimlerindeki ayrıntıya inen titiz çalışma teknikleri ve özellikle de fotoğraftan yararlanma yöntemleriyle, bugüne kadar Batı etkisindeki resim sanatımızın ‘primitifler’i olarak anılagelmiştir. Burada, bir çağın ya da dönemin öncüleri anlamında kullanılan ‘primitif’ kavramı, bu anlamıyla ilkel toplumların sanatını ve kültürünü niteleyen kavramdan ayrılır.

 

İstanbul’un kıyı semtlerini ve özellikle de Üsküdar yöresini, resimlerinde kendine özgü bir çizgi ve renk anlayışıyla yansıtmış olan Hoca Ali Rıza (1885-1930) ile, Türk resminde figür üzerine kurulu köklü bir geleneğin başlatıcısı sayılabilecek Osman Hamdi (1842-1910)’yi de bu grupla birlikte göz önüne alabiliriz.

 

Türk izlenimcilerin öncüsü sayılan, ışık ve renk çözümlemelerine özgün bir ayrım kazandıran Halil Paşa, klasik anlayışa uygun yapıtları ve çizim etütleriyle çok yönlü kişiliğini de ortaya koymuş oluyor. Sanatçının manzara ve natürmort resimlerinin yanı sıra yalın ve gerçekçi tarzda çalıştığı portreleri de vardır. 

 

Hüseyin Zekâi Paşa, yurt dışında eğitim almamış olmasına karşın, resme olan yeteneğini sürekli öğrenme ve kendini aşma isteğiyle geliştirmiş ve çağdaş Türk resminde belli bir yere gelmeyi başarmış bir sanatçıdır.  

 

Çoğu peyzaj ve natürmort türünde yağlı boya yapıtlarıyla tanınan asker çıkışlı ressamlar arasında Ahmet Bedri, Hüseyin Giritli, Ahmet Muhip, Salih Molla Aşki akla gelebilecek önemli isimlerdir.

 

Bu ressamlar, doğa konulu resimlerini, doğaya çıkarak değil, İstanbul’un Yıldız Sarayı, Çinili Köşk, Ihlamur Kasrı gibi tarihsel çevrelerini konu alan fotoğraflardan yapmışlardır. 

 

Batılı anlamda Türk resim sanatının, bir üslup çizgisi ortaya koyan ilk kuşak sanatçıları arasında Osman Hamdi Bey ve Şeker Ahmet Paşa ile birlikte ismi geçen bir diğer ressam, Süleyman Seyyid'dir. 

 

Osman Hamdi'nin bu kuşak içerisinde bir kültür adamı olarak gerçekleştirdiği etkinliklerle sivrilen kimliği, çağdaş Türk sanatı tarihi yazımında, diğer iki sanatçının ve özellikle de Süleyman Seyyid'in bir ressam olarak yeterince değerlendirilememesi sonucunu doğurmuştur.  

 

Kuşağının diğer sanatçılarına oranla, resme yoğunlaşma konusunda daha istekli olan ve bunun için daha fazla olanak bulduğu anlaşılan Seyyid, özellikle natürmortlarıyla dikkat çekmektedir.  

 

Osman Hamdi Bey resmin “konu” sorununa, Şeker Ahmet Paşa özellikle kompozisyona önem verirken, Süleyman Seyyid “ışık ve renk” gibi plastik unsurları ön plana çıkartır. Süleyman Seyyid’in diğer çağdaşlarına göre daha ressamca bir tavır içerisinde bulunduğu iddia edilebilir.

 

Asker ressamlar geleneğinin en önemli temsilcilerinden olan Şeker Ahmet Paşa’nın resimlerinde insanlara ve olaylara odaklı bir yaklaşım yerine; ormanlar, meyveler, çiçekler, geyikler, koyun sürüleri ve çoban köpekleri sevgi ile işlenmiş motiflerdir. Sanatçının iddialı, zengin, büyük boyutlu natürmortları ise, teknik ve renk olarak tercihlerini ve becerilerini en başarılı biçimde yansıttığı işler olarak diğerlerinden ayrılır. 

 

İçinde yetiştiği geleneğe uyarak insan figüründen çok, doğa ile ilgilenen sanatçı, Hoca Ali Rıza başta Üsküdar sokakları olmak üzere İstanbul ve çevresine özgü görüntüleri işleyen manzara resimleriyle tanındı. Paletinden koyu renkleri ayıkladı, sulu boya ya da neredeyse sulu boya kadar ince, saydam yağlı boya resimlerinde pembeler, yeşiller ve maviler kullandı. 

 

Osman Hamdi Bey’in Oryantalizmi, yakından tanıdığı konularının fotoğraflarını çekip tablolarında birleştirdiği çizgisel bir dile dayanmaktadır. Kendi perspektifinden, içinden çıktığı kültürü tüm gerçekliğiyle ifade etmiştir. 

 

Kaynakça: Çağdaş Türk Sanatı Tarihi, Milli Eğitim Bakanlığı, Fotoğraf ve Grafik, Ankara, 2012, ss.7-11

                 Görsel Kaynağı; Çağdaş Türk Sanatı Tarihi, Milli Eğitim Bakanlığı, Fotoğraf ve Grafik, Ankara, 2012, ss.9

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER İÇERİKLER


YORUMLAR